İlhan Yılmazçelik
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı ve Yerel Yönetimler Başkanı Prof. Dr. Metin Ergun, bir dizi ziyaret ve parti içi programlar için Erzincan’a geldi.
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı ve Yerel Yönetimler Başkanı Prof. Dr. Metin Ergun, bir dizi ziyaret ve parti içi programlar için geldiği Erzincan’da partisinin il başkanlığı tarafından düzenlenen programlara katıldı. Programlar kapsamında basın toplantısı düzenleyen Paçacı, gezdikleri illerdeki sorunları Türkiye’nin gündemine taşımayı amaçladıklarını, Erzincan’ın ve Türkiye’nin en büyük sorununun işsizlik olduğunu savundu.
Yapılan basın açıklamasına İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı ve Yerel Yönetimler Başkanı Prof. Dr. Metin Ergun, İYİ Parti Erzincan İl Başkanı Ümit Özker ve partililer katıldı.
Yaptıkları gezilerde Türkiye’nin gündeminin işsizlik ve hayat pahalılığının olduğunun vurgulayan Paçacı, bu konuda hükümeti eleştirdi.
Paçacı, 24 Ocak tarihinde meydana gelen deprem sonrası İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte Elazığ ve Malatya’ya giderek depremzedelerle görüşüp yapılan çalışmaları yerinde incelediklerini söyledi.
Paçacı, deprem yaraları sarılırken siyaset yapmanın doğru bir tavır olmadığını ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Deprem olduktan sonra devleti yöneten yetkililer bir kısmı Elazığ’a gitmişler ve orada vatandaşlarımızla konuşurken ‘Depremin Allah tarafından bir imtihan’ olduğu ifade edilmiştir. Değerli arkadaşlar deprem bir kader değildir. Deprem bir alın yazısı da değildir. Deprem Allah’ın insanları İmtihanı da değildir. Deprem Allah’ın kullarını cezalandırma yöntemi hiç değildir. Deprem yerkürede oluşan fay hatları üzerindeki enerjinin birikerek açığa çıkması ve bu açığa çıkma anında da yer sarsıntısının olmasıdır.” dedi.
Bilim insanlarının hangi bölgelerde hangi kuşaklarda deprem olacağını ve hangi şiddette olacağını bildiklerini iddia eden Paçacı, “Hal böyleyken depremi dini açıdan izah etmek böyle değerlendirmek Her şeyden önce dinimize ve inancımıza saygısızlıktır dinimizin ve inancımızın istismarıdır. Yer sarsıntısı insanları öldürmez. Öldüren orada insan hayatını hiçe sayıp çürük bina yapan müteahhitlerin sorumsuzluğu ve bu çürük binalara ruhsat veren kamu kurum ve kuruluşların yine sorumsuzluğu ve ihmal nedir.”
Kızılay’ın vergi kaçırma aracı olarak kullanıldığını iddia eden Paçacı, ” Değerli arkadaşlar bildiğiniz üzere Başkentgaz isimli bir şirket Kızılay’a 8 milyon dolarlık bir yardımda bulunuyor ve bunun 75 bin dolarını Kızılay’a bağış olarak ancak diğer kısmında AK Parti mensuplarının kurmuş olduğu Ensar Vakfı’na aktarılmasını talep ediyor. Bu olay çıktığında tabi bunun altında ne var diye araştırdık ve altında bir vergi kaçakçılığı çıktı. Değerli arkadaşlar Kızılay zorda olan doğal afetlere uğraya insanlarımıza her türlü yardımı yapmak için kurulmuş güzide bir kuruluşumuzdur. Ancak bugün Kızılay’ın vergi kaçırma aracı haline getirilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.” ifadelerine yer verdi.
Vakıflara yapılan bağışların yüzde 5’i oranında vergi matrahından düşüldüğünü, Kızılay ve Yeşilay’a yapılan bağışlarda yüzde yüz vergi matrahından düşüldüğünü söyleyen Paçacı, Kızılay’ın aracı olarak kullanılıp Ensar Vakfı’na aktarılan paraların devletin kasasına girmesi gereken vergilerin dolaylı bir yolla bir vakfa aktarılma işlemi olduğunu söyledi.
Paçacı, ” Şimdi şu soruları sormak istiyorum bu şirket devletten hangi ihale karşılığı Ensar Vakfı’na bu bağışı yapmıştır. İki Ensar Vakfı’na ve Kızılay’a bu işlemi yaptırma talimatını kim vermiştir. Kızılay Genel Başkanı dün verdiği demeçte bunun ‘Bir vergi kaçakçılığı değil vergiden kaçınma’ olarak nitelemiş bu arkadaş Kızılay Genel Başkanı değil sanki vergi uzmanı olarak karşımızda duruyor. Kızılay’ı böylesine usulsüz bir işlemin içerisine sokması dolayısıyla Kızılay Genel Başkanı derhal istifa etmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Paçacı, 2017 yılında yapılan sistem değişikliğinin Türkiye’yi ekonomik krize sokacak sonuçları ortaya koyduğunu kriz çözen değil kriz üreten bir sistem olduğunu iddia etti.