
Muzaffer Koşan
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, yeni tip korona virüsle (Kovid-19) mücadelede görev alan doktor ve hemşireler süreç içerisinde yaşadıkları anlattı.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını ile mücadelede görev alan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Tosun ve Hemşire Neşe Polat 7 aylık süreci anlattılar.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Tosun; “Mart ayından beri diğer arkadaşlarımla beraber yaklaşık 7 aydır kovid yoğun bakımda, serviste ve poliklinikte çalışıyoruz. Oda arkadaşım kovid olduktan sonra yoğun bakıma uzun süre bakmak zorunda kaldım. Gerçekten yoğun bakımda kovid hastası bakmak çok zor. Çünkü ARDS dediğimiz akut solunum sıkıntısı sendromu yani hastanın akciğerlerinin su ile dolduğunu düşünün ve nefes alamayan bir hasta yoğun bakıma geliyor ve bu hastaya zamanında müdahale etmezsek çok kısa süre içerisinde kaybedilecek. Bu insanın çok psikolojisini bozuyor. Eve vardığımda bazen eşim soruyor niye moralin bozuk diye bende yoğun bakımda ki hastalarım kötü diyiyorum. Bazen de çok iyi oluyor hastalar. O zaman da moralimiz çok yerinde oluyor. Yoğun bakımda hastaların yerine kendimizi koyup bir empati yapmamız gerekiyor. Şöyle düşünün insanlar artık telefonu yanında olmadığında veya interneti bittiğinde bir stres yaşıyor. Sanki çok büyük bir şey eksikmiş gibi oluyor. Yoğun bakımda dışarı ile hiçbir bağınız yok. Yakınını özleyenler, eşime ne oldu eşim kovid servisinde yatıyordu. Acaba durumu nasıl diye merak edenler oluyor. O yüzden hastaların yerine kendimizi koyup düşünmemi gerekiyor. Acaba hastanın nasıl bir sıkıntısı var. Çoğu hasta solunum cihazına bağlı olduğunda bebek gibi oluyor. Ağzı var ama dili yok. Anlatamıyor derdini. Genelde başlangıçta uyutucu ilaç alıyorlar. Bu dönemde de hastanın karnı aç olabilir, susamış olabilir, ağrısı olabilir. Her yönden düşünmek gerekiyor. Acaba hastanın nabzı çıktı kalbinde mi bir sorun var. Ya da ondan önce acaba susadı mı bu hasta. Acaba karnı mı açıktı. Ya da sırtımı ağrıdı. Düşünün yukarıda bir ışık var oraya bakarak uyuyarak sırt üstü sürekli yatıyorsunuz. 7 gün 24 saat. Belki 10-15 gün yatıyorsunuz. O yüzden hastanın yoğun bakımda ki dilinden iyi anlamak lazım. Hastanın neden nabzının yükseldiğini, neden tüpü ısırdığını, neden solunum cihazı ile çakıştığını anlamazsak sorunu çözemiyoruz. Olayı çözemiyoruz. Bu çok önemli bir şey.
Yoğun bakım hastaları ile ilgilenmek farklı bir duygu. Yoğun bakım hastaları sizi hiçbir zaman unutmuyor. Aynı yumurtadan çıkan civcivin annesini tanıması gibi uyandığında siz karşısında oluyorsunuz. Ve diyiyorsunuz ki sen şu kadar süredir yoğun bakımdasın. Çok zor bir süreç atlattın. Ama şuan da iyileşiyorsun. Biz senin uyku ilacını kestik. Çünkü ilk uyandığında etrafına bakıyor. Ve bizleri görüyor. Şimdi bir işimiz daha var seninle. Bu solunum cihazından seni ayırmamız gerekiyor. Eğer hastaya neyi nasıl yapacağımızı iyi anlatırsak gerçekten bu konuda çok başarılı oluyoruz. Bazı hastalarımız uyandığında bir panik hali oluyor. Ne yapacağını şaşırıyor. Orada moral vermek adına hastalara iltifatlar ediyoruz. Bayan hastalara yoğun bakımın en güzel hastası sensin diyiyoruz. Erkek hastalarımıza yakınların seni bekliyor. Oğlunun selamı var. Az önce konuştuk oğlunla. Bunlar gerçek uydurarak söylemiyoruz. Kendilerine bilgi veriyoruz. Ve diyiyoruz ki bu tüpten ayıracağız seni. Bu makineden ayıracağız seni ve ailene kavuşturacağız. Önce servise vereceğiz. Oradan evine gideceksin diye moral motive edici şeyler söylemek zorundayız. Bu gerçekten çok etkili oluyor. Bununla ilgili yaşadığım bir olayda var. Bir tanesi beslenme solüsyonları veriyoruz yoğun bakımda. Çünkü hastalar evdeki gibi beslenemiyorlar. Protein değerleri düşüyor. Bunu telafi etmek adına proteinden zengin beslenme solüsyonları verebiliyoruz. Hemşire hanım baba şu teyze beslenme solüsyonunu almak istemiyor dedi. Onu makineden ayırmışız güzel gidiyor. Proteini alması gerekiyor. Ona şöyle demiştim. Teyzecim şimdi bunların tadını biliyorum ancak yoğun bakımda bunları almak zorundasın belki iyi olacaksın. Buradan gittiğin zaman söz senle adana yiyeceğiz demiştim. Sonra hastanın yakını teyzeyi polikliniğe getirdiğinde ertasi gün sonuçları getirdiğinde hastam gelmedi. Yakını geldi. Bir liste yapmış soracağı soruların listesini şunu nasıl yapacağız. Uçak yolculuğu yapacağız nasıl olur. Şu ilacı nasıl kullanacağız. 7 soru ile görüş istiyor benden. Son sorusu şöyleydi. Akşam sizi yemeğe bekliyoruz dediler. Bu nerden çıktı diyince yoğun bakımda hastamıza böyle söylemişsiniz dediler. İyi olacaksın senle yemek yiyeceğiz demişsin dediler. Bende onu bütün hastalarıma söylediğimi kovid döneminde akrabalarımıza dahi yemek yemeye gidemiyoruz şuanda. O çok hoşuma gitmişti. Teyzenin onu unutmaması ve sonra bunu oğluna tembihleyip hocaya mutlaka söyle diyip akşama yemeğe davet etmesi çok enteresandı. Başka bir hastamda çok ağır bir durumda yoğun bakıma yatmıştı. Doktor yakını bile durumunun kötü olduğunu söyledi. Bizde kendisine bu şekilde çok hastayı çevirdiğimizi söyledik. Çok hasta taburcu ettiğimizi söyledik. O hasta taburcu oldu. Tüpten ayrılır ayrılmaz bir şeyler söylemeye çalıştı. Tabii insanın boğazından tüp ilk çıkınca ne söylediği anlaşılmıyor. Bir şeyler söylemeye çalışıyor. Acaba ne söylemek istiyor diye kulağımızı yaklaştırıyoruz. Allah razı olsu dedi tekrar tekrar. Ardından da ilk beni gördüğü için tabii tüpte makineye bağlı olduğunda sürekli ben diyalog halinde olduğum için seni alıp götüreceğim. Bizim Uzungöl’de evimiz var. Sana 3 gün tatil yaptıracağım. Geri getireceğim demişti. Amca sen iyi ol ben gelirim Uzungöl’e diye aramızda bir diyalog geçmişti. Gerçekten yoğun bakım hastaları doktorlarını ve oradaki hemşirelerini hiçbir zaman unutmuyorlar. Dışarıda gördüklerinde mutlaka sahip çıkıyorlar. Ben Erzincan’da ok denk geldim. Hatta muayene olmak için gelmek istediklerinde acaba o hoca hastanede mi diye sormadan gelmiyor. Yakın bir komşum var. Benim hastanede olup olmadığımı sorup eğer ben hastanede isem hastaneye geliyor. Yoksa gelmiyor. O kadar bağlanıyorlar” diye konuştu.
Hemşire Neşe Polat: “Yaklaşık 7 aydır Mart ayından itibaren pandemi sürecinde aktif olarak görev almış bulunmaktayız, yoğun bakım ekiplerimizle birlikte. Zorlayıcı bir süreçti Türkiye’nin yabancı olduğu bir süreçti. Dünyanın yabancı olduğu bir süreçti. Bu anlamda en uygun şartları sağlamaya çalıştık. Doktorlarımız profesyonel bir ekibimiz var. Yoğun bakım hemşireleri ve yardımcı personelimizle birlikte. Bu zorlu süreçte aktif olarak görev aldık. Yoğun bakımlar tabii ki her kliniğimiz çok özel, ama pandemi sürecinde lokasyon olarak bel kemiği görevi gördüler. Birçok hastamızın genel durum itibariyle yoğun bakım ihtiyacı oldu. Doluluk oranlarımız artı. Bir çok hastamızı solunum cihazına bağlamak zorunda kaldık. Normalde kısa süre de tedavi olacak bir çok hastalığın seyri uzamış oldu. O yüzden zor ve stresli ama bizlerin desteği ile hocalarımın ekip arkadaşlarımızın desteği ile bu güne kadar geldik. Halen aktif olarak devam etmekteyiz.
Hastalarla ilginç ve güzel diyaloglarımız oldu. Her hastanın buradan şif ile kliniğe çıktığını görmek, taburcu olduğunu duymak bizim için güzel bir süreçti. Her sağlık personeli için güzel bir süreçtir bu hastaların iyi olduğunu görmek ve duymak. Bu süreçte en yakın dönemde bir hastamızın doğum günü idi. Sanırım 62’nci yaş günü idi. 2 haftaya yakın biz hastaya yoğun bakımda bakmıştık. Zorlu bir süreç geçirdi. Bilinci açıktı. Solunum cihazına bağlı değildi ama kritikdi. Değerli hocalarımın ve arkadaşlarımın desteği ile solunum cihazına bağlanmadan tedavisini alıp kliniğe devrini yaptık. Daha sonra doğum günüymüş hastamızın, bizlere pasta gönderdi. Bizlerle kutlamak istediğini ifade etti. Güzel bir notla. Bunları görmek güzel. Yatan hastalarımızla sürekli birebir temaslı olduğumuz için bizleri kızı, evladı gibi görüyorlar. Gerek olduğu halde biz onlara bir anne baba şefkati bazen de çocuğu gibi davranmamız gerekiyor. Özel bağlar oluşuyor. Aramızda. İleriye yönelik aktiviteler yapamıyoruz pandemiden dolayı ama bizleri aktivitelerinde yanlarında görmek istiyorlar. Bunların planlarını yapıp böyle notlar iletiyorlar. Bunları yaşamak ve bilmek çok güzel” dedi.